Bölgedeki gerilimin iki yüzü: Uzmanlardan İran-İsrail hattının Türkiye’ye yansımalarının yorumu
Gazze saldırılarında 2’si general olmak üzere en az 7 İranlı yetkili öldü. Ölenlerden birisinin Suriye ve Lübnan’da İran Devrim Muhafızları’nın dış operasyonlar kanadı Kudüs Gücü’nü yöneten Tuğgeneral Muhammed Rıza Zahedi olduğu açıklandı. Ayrıca 6 Suriyeli sivilin de yaşamını yitirdiği bildirildi.
Amerikan basınında ABD istihbaratı, İran’ın İsrail’e saldırmaya hazırlandığına ilişkin haberler yer aldı. Tahran’da en üst perdeden intikam mesajları verildi. İran’ın ruhani lideri Ali Hamaney’in danışmanı Yahya Rahim Safavi ise önceki günkü açıklamalarında, İsrail’in yurt dışı temsilciliklerinin “bundan böyle güvende olmadığını” duyurdu.
Ortadoğu’da gerilimin tırmanmasının ardından olası gelişmeleri emekli Büyükelçi Onur Öymen Cumhuriyet’e yorumladı. Öymen, “Bugünün koşullarında İran ve İsrail, Ortadoğu’da iki hasım ülke. İsrail’in en büyük endişesi, bölgedeki başka ülkelerin de nükleer silahlara sahip olmaları. Özellikle de Müslüman ülkelerin…” dedi.
Daha önce de Suriye ve Irak’ta nükleer santral inşaatları devam ederken İsrail uçaklarının buraları bombaladığını anımsatan Öymen, “İran’a bunu yapamadılar. İran, İsrail’e çok uzak… Ama İran’ı başka yollarla etkisiz kılmaya çalışıyorlar. İran’ın elindeki füzelerin etkinliğini azaltmaya çalışıyorlar” dedi.
KÜRECİK VURGUSU
Öymen, İran-İsrail arasında artan gerginlikte Malatya’daki “Kürecik radarı” nedeniyle Türkiye topraklarında risk oluştuğuna dikkat çekti. “İran’ın füzelerinin Türkiye dışındaki bir NATO üyesini kapsamadığını” anımsatan Öymen, “Kürecik Üssü’nün Katar ve İsrail’deki benzer üs ile ortaklaşa İran füzeleri hakkında topladığı bilgileri Doğu Akdeniz’deki ABD gemilerine veri aktardığına” dikkat çekti. Öymen, İran’ın, Kürecik Radar Üssü’nü hedef olarak gördüğünü açıkladığını, bunun da Türkiye’yi riskli konuma getirdiğini belirtti.
İSRAİL AÇIKTAN DESTEKLİYOR
Öymen, gerginliğin Türkiye’yi ilgilendiren bir diğer boyutunun da Irak’ın kuzeyinde kurulması uzun süredir gündemde olan bir “Kürt devleti” olduğunu dile getirdi. Irak’ın kuzeyinde ABD’nin bölgede bulunan bazı askeri tesislerinin bulunduğunu kaydeden Öymen, “İsrail de bu bölgede Kürt devleti kurulması projesini açıktan destekliyor.
‘Referandum yaparak bağımsız bir Kürt devleti kuracağız’ dendiğinde Netenyahu da ‘İlk biz tanıyacağız’ ifadelerini kullanmıştı. Çünkü burası hem ABD hem de İran’a karşı bir sıçrama tahtası olacak” değerlendirmesini yaptı. Öte yandan gelişmeleri değerlendiren Emekli Tuğgeneral Ali Er ise “Suriye’deki saldırıya ‘etki odaklı harekât’ diyoruz. Bunun sonuçları itibarıyla İran’ı provoke etmeye yönelik bir saldırı” dedi.
“İKİ KAZANCI VAR”
Saldırının askeri ve stratejik açıdan mantıklı bir açıklaması olmadığını kaydeden Er, “İran, şu aşamada İsrail’le çatışmak istemez. Lübnan’daki Hizbullah, bu işi hiç istemiyor. Ama zoraki o tarafa çekiliyor. Dolayısıyla etki odaklı harekât konsepti çerçevesinde İsrail’in Suriye’ye yapmış olduğu saldırı üzerinden, İran’ın İsrail’e karşı dünyanın ilgisini çekecek bir çapta saldırıya yönlendirmek için planlandığını düşünüyorum” diye konuştu.
Er, “Şu aşamada İsrail’in böyle bir belayı tırmandırmaktan kazanacağı iki şey var: ABD’nin kendi yanında durmasını güçlendirmek ve Gazze’de yaptığı katliama karşı kamuoyunu bastırmak” ifadelerini kullandı. Gerilimin Türkiye’ye yansımalarını da değerlendiren Er, “Suriye harekât alanında İran’ın daha çok İsrail’e odaklanması, oradaki Tahran etkisini azaltır.
Türkiye, eğer Suriye’de kendi stratejik hedefleri doğrultusunda harekât yapabilme siyasi iradesine sahipse bu, Ankara’nın işine gelir ve elini kolaylaştırır. Türkiye’ye olumsuz etkisi de bölgedeki çok büyük çaplı bir tırmanma sonucunda olur. Bu tırmanmayı da ne İsrail ne İran ne de dünya ister” dedi.